EN BÜYÜK TÜRK: BAŞBUĞ ATATÜRK

 

        Bundan yaklaşık kırk sene öncesi  Diyarbakır Eğitim Enstitüsü  Türkçe bölümünde okuduğum yıllardı. BOZKURT  dergisi o tarihlerde   "Atatürk ve Türk Milliyetçiliği" konulu bir  düz yazı yarışması tertip etmişti.Yarışmaya ben de katıldım.Yazım birinciliğe değer görülerek o  tarihte adı geçen dergini bir sayısında  yayınlanmıştı.

        Atatürk ve Türk Milliyetçiliği konusunda bundan kırk yıl önce yazdıklarımı şimdi  hayal meyal hatırlıyorum.Derginin Yazının yayınlandığı  sayısı şu an elimde yok  ama  aradan geçen kırk yıl  içinde Türk milletinin  bu büyük evladına,  Atatürk'e olan  sevgim, saygım ve  hayranlığım şimdi çok daha şuurlu bir biçimde kırk  yılda ben diyeyim " kırka" siz deyin" kırk bine" katlandı...

 

      Bilindiği gibi "Türk" adı ile kurduğumuz  ilk Türk  devleti başkenti Ötüken olan  Göktürk devletidir.Bu devlet  MS. 745'te ne yazık ki  yine başka  Türk boyları tarafından yani  Karluk ve Uygur Türklerince yıkılmıştır.

      Millet olarak zaten en büyük zafiyetimiz budur, Devlet kurmak kadar devlet yıkmada da ne yazık ki çok mahiriz!

 

      Tarihte kurulan Türk devletlerini ve imparatorluklarını  çoğunlukla iç çekişmelerle kendimiz yıkmışızdır!

 

       Göktürklerin öncesinde ve sonrasında değişik hanedan  adları ile - Hunlar, Uygurlar, Avarlar, Hazarlar, Peçenekler , Kumanlar, Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular, Osmanlılar - gibi  bir çok Türk devleti mevcuttur.

 

ADI NE OLURSA OLSUN TÜRK DEVLETLERİNİN

DİLİ TÜRKÇE TEMEL USNURU  TÜRK  MİLLETİDİR

 

         Bu devletlerin hepsinin de  dilleri Türkçe, temel unsuru  Türk milletidir.

 

         Ancak "Türk " adı ile kurduğumuz Göktürk devletinden  yaklaşık 1200 sene sonra Atatürk'ün   milletimizin adı ile yeni  bir "Türk"  devleti  kurması bile her türlü övgüye değer...

 

        Aslında   bu 1200 senelik zaman içinde gönül isterdi ki temel unsuru ,kültürü,dili Türk olan onca imparatorluk ve devlet  hanedan.boy soy isimleri  ile değil de milletimizin adı ile kurulmuş olsaydı!

 

        İşte 1200 sene sonra  millet kavramının bariz biçimde öne çıktığı  belirginleştiği  bir  çağında  Atatürk   milletimizin adının geçtiği  Türkiye  Cumhuriyetini  kurarak Türklüğün Başbuğu unvanını hak etmiştir.

 

        Hatta Türklüğün unutulan  sembolü Bozkurt'u tekrar ortaya çıkardığı, devletin bastırdığı posta  pulları,paralar  ve benzeri malzemelerde  bu sembolü kullandığı,en önemlisi her Türk'ün bir Bozkurt olduğu gerçeği    dikkate alınarak kendisine Bozkurt Atatürk 'de denmiştir.

         Türklüğün sembolünü ileriki bölümlerde daha ayrıntılı anlatacağız.

 

        Atatürk; Osmanlının yıkılmaya yüz tutuğu bir dönemde Cepheden cepheye koşarak   Türk milleti ile tek vücut tek ruh olmuş, bu beraberlik ile ateşlenen bağımsızlık ruhu ortaya  Türkiye Cumhuriyeti  devleti olarak zuhur  etmiştir.

 

ATATÜRK'DEN HAZ ETMEYENLER TÜRK MELLETİNİ SEVMEYENLERDİR!

         Şimdilerde ne yazık ki etrafta dolaşan  ne kadar Türklük düşmanı varsa bilesiniz ki Atatürk'ten haz etmezler ve kendilerince değişik bahaneler ileri sürerek, kin ve düşmanlıklarını perdeleyip  eserleri 90 senedir ortada olan ;kendisi ise sadece 15 sene devlet idaresinden sonra ebediyete  intikal etmiş olan bu mümtaz şahsiyet ile sözüm ona güreş tutup  boğuşmaya kalkarlar!

 

           Onun da  bir beşer ,bir insan olduğunu, günahı ve sevabı ile tarihe mal olduğunu  göz ardı edenler Atatürk'ün gölgesi ile dövüşmekten âdeta  haz alırlar.

           Atatürk'ün her şeyin bitti sanıldığı bir sırada milleti ile bir olup ülkesini düşmandan kurtardığını, yıkılan imparatorluğumuzun yerine kıyamete kadar yaşayacak   modern bir Cumhuriyet kurduğunu kabul etmek istemezler.

 

          1917 yılında kurulan Sovyetler Birliğinin yerinde şimdilerde yeller esmektedir.

          Düşmanlarımızın  Türklerin kurduğu  Osmanlı coğrafyasından  cetvelle çizip yapay olarak   meydana çıkardığı bir çok sözde devletin yerinde yeller esmesine az kalmıştır!

           Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyet onun sözü ile:" ilelebet muzaffer ve payidar kılınacaktır !"

   

        Millet olarak varlığın devamı ve korunmasının  bir çok şartı vardır.

 

       Bunun bence ilk şartı kimliğimizi yani Türklüğümüzü kaybetmemektir.

 

       Aç kalırız tok oluruz, çok gelişir az gelişiriz, ancak Kimliksiz  kalır adımızı sanımızı unutursak  hayali olarak gelişen bir gurup bir topluluk bir millet olabilir ama bu topluluğa "Türk Milleti " denmesi kimlik, kültür, dil korunmaz ise mümkün olamaz.

 

ATATÜRK'E GÖRE TÜRK

 

      Türk'ün  Başbuğu Atatürk'ün el yazısı ile yazdığı şu notu her Türk çocuğu çerçeveleterek evinin iş yerinin ve en önemlisi kalbinin duvarına asmalı:

"Bu memleket, Dünyanın beklemediği, asla ümid etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı, bir Türk Beşiğidir. Beşik Tabiatın rüzgârları İle sallandı; Beşiğin içindeki çocuk Tabiatın yağmurları İle yıkandı; o çocuk Tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvelâ korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları Tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Bir gün o Tabiat çocuğu Tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir."